33 Ciltlik
Türkler Kitabından Yrd.Doç.Dr. Ali GÜLER'in ******'ün soyu: Kızıl
Oğuzlar (Kocacıklar) ve Konyarlar Yazısından alıntıdır. (İsteyene
belgeyi tarayıp maille gönderebilirim)
Kızıl Oğuzlar’ı veya Kızıl Oğuz Türkmenleri’ni, “Kızılkocalılar”
olarak ifade ederek, Kocacık Yörükleri veya Türkmenleri ile aynı “Yörük
grubu” olarak ele alan Hüseyin Şekercioglu, bunlarin “Oğuzların Kızıl
Oğuz boyundan olduğu” düşüncesindedir. 1041 yılı civarında Hazar
Denizi’nin güneyinde ve güneybatı bölgesinde Tahran, Kazvin, Reşt,
Zencan ve Tebriz bölgelerinde oturan, “Kızıl Özen” veya “Kızıl Ören”
Irmağı bölgesinde yaşayan ve İldeniz hükümdarlarından Arslan Şah’ın
oğlu “Kızıl Bey”in oymakları oldukları için bu Türkmenlere “Kızıl Oğuz
Türkleri” adı verilmiştir.
Bunları, X. Yüzyılın birinci yarısında müstakil ve kudretli bir
devlet olan “Oğuz Yabgu Devleti” içinde ve Büyük Selçuklu Devleti
kurulmadan önce, Selçuk’un dört oğlundan birisi olan Arslan Yabgu ile
birlikte hareket ederken görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye Selçukluları
Devleti’ni kuranların ataları da olan Arslan Yabgu, Gazneli Sultanı
Mahmud tarafından tutuklanarak hapsedilince (1025), bu bölgeyi terk
ederek Horasan’a geçen ve Serahs, Ferave (bugün Kızıl Arvat, Kızıl
Ribat) ve Abiverd’e yerleşen 4000 çadırlık Oğuz kümesinin başında,
Yağmur, Buka, Gök-Taş ve Kızıl Beyler bulunuyordu. Kızıl Bey daha sonra
Gazneli Mesud’un hükümdarlığı sırasında onun hizmetine girdi. Humar-Taş
Bey’in idaresinde bazı Türkmen grupları sonradan Irak’a giderek
yerleştiler. Horasan Balhan bölgesinde kalan gruplardan ayırmak için
bunlara “Irak Oğuzları” denildi. “Kızıllı Oğuzları”, Selçukluların 29
Haziran 1035’de Gazneli ordusunu Nesa Savaşı’nda yenilgiye
uğratmalarından sonra “Irak Oğuzları” ile birlikte görüyoruz: Bu
zaferden sonra, Selçuklulara çeşitli Oguz oymaklari katildigi halde,
“Yağmurlu Oğuzları” ve “Balhan Türkmenleri” ile birlikte “Kızıllı
Oğuzları” katılmamış; bir süre İsfahan hakimi Alaü’d-devle’nin
hizmetine girmişler, daha sonra onlardan da ayrılarak soydaşları “Irak
Oğuzları”na katılmışlardır. Bir süre sonra bu Oğuzlar Rey’deki Oğuzlara
katıldılar. Irak Oğuzları 5000 atlı çıkarabiliyorlardı ve bu dönemde
başlarında Kızıl, Gök-Taş, Buka, Gız Oğlu, Mansur, Dana (?) ve
Anası-Oğlu gibi beyler bulunuyordu. Bunlardan Kızıl ve Buka önce Rey’i
, sonra da Hemedan’ı ele geçireceklerdir.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in kız kardeşi ile evlendiğini
bildiğimiz ve devletin kuruluşunda Selçuklulara büyük destek veren
Kızıl Bey, takriben devletin kuruluşundan sonra 1040 veya 1041’de
ölmüş, Rey Şehri civarında gömülmüştür. Tuğrul Bey’e bağlı olan bu
Kızıl Oğuz Türkmenleri, başlarında Mansur, Gök-Taş, Buka Beyler olduğu
halde Anadolu’ya yapılan akınlarda aktif olarak rol aldılar. Sultan Alp
Arslan ve Sultan Melikşah dönemlerinde Alp Arslan’ın yeğeni Sadettin
Bey’in emrine giren Kızıl Oğuzlar, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ve
Zaferi’nden sonra Kars, Erzurum, Erzincan ve Sivas illerine doğru
akınlara başlayarak Sivas ve Tokat arasındaki Kelkit Vadisi’ni ele
geçirdiler. Türkiye Selçukluları’nın son zamanları ile Anadolu
Beylikleri döneminde Ankara’nın idaresini elinde bulunduran Ankara
Valisi “Kızıl Bey” de bu Kızıl Oğuz Türkmenlerinden idi. Selçuklu
Devleti’nin “iskan” politikaları çerçevesinde Tokat, Amasya, Konya,
Karaman, Ankara, Aydın, Isparta, Balıkesir, Bolu, Kastamonu ve Sinop
illerine yerleştirilen Kızıl Oğuz Türkmenleri; 1410’da Reşadiye ve
Mesudiye arasındaki “Kızıl Özenliler Yurdu” olarak anılan (bugünkü
Reşadiye-Kızıl Ören Köyü civarı) bölgede “Kızıl Ahmetliler” isimli bir
de beylik kurdular. Beyliğe adını veren Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve
kardeşleri, Amasya, Tokat, Çorum ve Sivas, Ordu, Samsun, Giresun ile
Şebinkarahisar’ı ele geçirdiler. Kızılırmak ve Yeşilırmak bölgesine
hakim oldular. 1424 yılında Sultan II. Murat’ın emri ile Amasya Valisi
Yörgüç Paşa, Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve diğer ileri gelenleri Amasya
Kalesi’ne davet ederek ortadan kaldırdı. Kızıl Oğuz Türkmenleri de
Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağıtıldılar. Kızıl Oğuz Türkmenleri’nin
büyük bir bölümü, Fatih Sultan Mehmet zamanında Evrenos-Oğlu Ali Bey
komutasında Rumeli’de fethedilen Selanik, Manastır ve Yanya illerine
yerleştirildiler. Son İsfendiyar-oğulları Beyi ve Osmanlıların
Kastamonu Valisi Cemalettin Kızıl Ahmet Paşa, 1515’lerde Bayburt Sancak
Beyi olan Mirza Mehmet Bey ve Bolu Sancak Beyi olan babası Kızıl Ahmet
Bey ile III. Murat zamanında Rumeli Beylerbeyi olan Kızıl Ahmetli Şemsi
Paşa Kızıl Oğuz Türkmenlerinden idi.
Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer’in XVI. yüzyıl Tahrir Defterleri’ne
dayanarak yaptığı araştırmalara göre, XVI. yüzyılda Anadolu’da Kızıl
Oğuz Türkmenleri’ne bağlı “oymaklar” şuralarda görülmekteydi: Maraş’tan
Ankara, Kayseri, Kirşehir’e kadar olan sahada yayilmiş bulunan
“Dulkadırlı Eli”ne bağlı “Kızıllu” oymağı. Boz-Ulus’un bir kolu olan
“Diyarbekir Türkmenleri”ne bağlı “Koca-Hacılu” oymağı. Boz-Ulus’un
“Dulkadırlı” oymaklarından “Kızıl-Kocalu” oymağı. “Boz-Ok Eli” (bugünkü
Yozgat bölgesi)’ne bağlı Kara-Taş’ta “Kızıl-Kocalu”, Ak-Dağ’da
“Kızıl-Kocalu”, Sorgun’da “Kızıl-Kocalu” oymakları. “Menteşe Eli”
(bugünkü Muğla yöresi)’nde “Kızılca-Yalınc” ve “Kızılca-Keçilu”
oymakları.
Bilindiği gibi “yer adları”, kültür tarihi bakımından çok büyük
bir önem taşır. Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşmesinde de görüldüğü
gibi Türkler, çeşitli geleneklere bağlı olarak yer adı vermektedirler.
Bazen milli kültürün bir parçası olarak Orta Asya’daki yer adları,
Anadolu ve Rumeli’deki benzer yerlere verilmiştir. Bazen, bir boy veya
oymak yerleştiği yere boyunun veya oymağının adını vermiştir. Bazen,
boy beyi veya boyun bir büyüğünün adı verilmiştir. Arazi şekline,
yerleşme esnasındaki bir olaya, eski bir totem olan ve silik izleri
hatıralarda devam eden bir hayvanın adına göre de isim verilir veya
alınırdı. Anadolu’da dün ve bugün gördüğümüz bütün “Kızıl” sözü ile
başlayan yer adlari da bu gelenek çerçevesinde, işte bu Kizil Oguz
Türkmenlerin hatiralarini taşir. Bazi misaller şu şekilde verilebilir:
Kizil-irmak, Kizilca-hamam, Kizilca-viran (bugünkü Kizilca-ören) (XVI.
Yüzyil, Bayburt Sancak Merkezi), Kizilca-kent (XVI. Yüzyil, Bayburt,
Kelkit), Kizilca (XVI. Yüzyil, Bayburt, Tercan-i Süfla), Kızıl-köy
(Afyon, Bursa), Kızıl-çakçak, Kızıl-ziyaret (Ağrı), Kızıl-öküz (Kars),
Kızıl-ırmak, Kızıl-dağları (Suşehri, Refahiye, İmranlı arasında),
Kızıl-kuyu, Kızıl-lar, Kızıl-yaka, Kızıl-ören (Karaman’ın köyleri).
Türkler Kitabından Yrd.Doç.Dr. Ali GÜLER'in ******'ün soyu: Kızıl
Oğuzlar (Kocacıklar) ve Konyarlar Yazısından alıntıdır. (İsteyene
belgeyi tarayıp maille gönderebilirim)
Kızıl Oğuzlar’ı veya Kızıl Oğuz Türkmenleri’ni, “Kızılkocalılar”
olarak ifade ederek, Kocacık Yörükleri veya Türkmenleri ile aynı “Yörük
grubu” olarak ele alan Hüseyin Şekercioglu, bunlarin “Oğuzların Kızıl
Oğuz boyundan olduğu” düşüncesindedir. 1041 yılı civarında Hazar
Denizi’nin güneyinde ve güneybatı bölgesinde Tahran, Kazvin, Reşt,
Zencan ve Tebriz bölgelerinde oturan, “Kızıl Özen” veya “Kızıl Ören”
Irmağı bölgesinde yaşayan ve İldeniz hükümdarlarından Arslan Şah’ın
oğlu “Kızıl Bey”in oymakları oldukları için bu Türkmenlere “Kızıl Oğuz
Türkleri” adı verilmiştir.
Bunları, X. Yüzyılın birinci yarısında müstakil ve kudretli bir
devlet olan “Oğuz Yabgu Devleti” içinde ve Büyük Selçuklu Devleti
kurulmadan önce, Selçuk’un dört oğlundan birisi olan Arslan Yabgu ile
birlikte hareket ederken görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye Selçukluları
Devleti’ni kuranların ataları da olan Arslan Yabgu, Gazneli Sultanı
Mahmud tarafından tutuklanarak hapsedilince (1025), bu bölgeyi terk
ederek Horasan’a geçen ve Serahs, Ferave (bugün Kızıl Arvat, Kızıl
Ribat) ve Abiverd’e yerleşen 4000 çadırlık Oğuz kümesinin başında,
Yağmur, Buka, Gök-Taş ve Kızıl Beyler bulunuyordu. Kızıl Bey daha sonra
Gazneli Mesud’un hükümdarlığı sırasında onun hizmetine girdi. Humar-Taş
Bey’in idaresinde bazı Türkmen grupları sonradan Irak’a giderek
yerleştiler. Horasan Balhan bölgesinde kalan gruplardan ayırmak için
bunlara “Irak Oğuzları” denildi. “Kızıllı Oğuzları”, Selçukluların 29
Haziran 1035’de Gazneli ordusunu Nesa Savaşı’nda yenilgiye
uğratmalarından sonra “Irak Oğuzları” ile birlikte görüyoruz: Bu
zaferden sonra, Selçuklulara çeşitli Oguz oymaklari katildigi halde,
“Yağmurlu Oğuzları” ve “Balhan Türkmenleri” ile birlikte “Kızıllı
Oğuzları” katılmamış; bir süre İsfahan hakimi Alaü’d-devle’nin
hizmetine girmişler, daha sonra onlardan da ayrılarak soydaşları “Irak
Oğuzları”na katılmışlardır. Bir süre sonra bu Oğuzlar Rey’deki Oğuzlara
katıldılar. Irak Oğuzları 5000 atlı çıkarabiliyorlardı ve bu dönemde
başlarında Kızıl, Gök-Taş, Buka, Gız Oğlu, Mansur, Dana (?) ve
Anası-Oğlu gibi beyler bulunuyordu. Bunlardan Kızıl ve Buka önce Rey’i
, sonra da Hemedan’ı ele geçireceklerdir.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in kız kardeşi ile evlendiğini
bildiğimiz ve devletin kuruluşunda Selçuklulara büyük destek veren
Kızıl Bey, takriben devletin kuruluşundan sonra 1040 veya 1041’de
ölmüş, Rey Şehri civarında gömülmüştür. Tuğrul Bey’e bağlı olan bu
Kızıl Oğuz Türkmenleri, başlarında Mansur, Gök-Taş, Buka Beyler olduğu
halde Anadolu’ya yapılan akınlarda aktif olarak rol aldılar. Sultan Alp
Arslan ve Sultan Melikşah dönemlerinde Alp Arslan’ın yeğeni Sadettin
Bey’in emrine giren Kızıl Oğuzlar, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ve
Zaferi’nden sonra Kars, Erzurum, Erzincan ve Sivas illerine doğru
akınlara başlayarak Sivas ve Tokat arasındaki Kelkit Vadisi’ni ele
geçirdiler. Türkiye Selçukluları’nın son zamanları ile Anadolu
Beylikleri döneminde Ankara’nın idaresini elinde bulunduran Ankara
Valisi “Kızıl Bey” de bu Kızıl Oğuz Türkmenlerinden idi. Selçuklu
Devleti’nin “iskan” politikaları çerçevesinde Tokat, Amasya, Konya,
Karaman, Ankara, Aydın, Isparta, Balıkesir, Bolu, Kastamonu ve Sinop
illerine yerleştirilen Kızıl Oğuz Türkmenleri; 1410’da Reşadiye ve
Mesudiye arasındaki “Kızıl Özenliler Yurdu” olarak anılan (bugünkü
Reşadiye-Kızıl Ören Köyü civarı) bölgede “Kızıl Ahmetliler” isimli bir
de beylik kurdular. Beyliğe adını veren Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve
kardeşleri, Amasya, Tokat, Çorum ve Sivas, Ordu, Samsun, Giresun ile
Şebinkarahisar’ı ele geçirdiler. Kızılırmak ve Yeşilırmak bölgesine
hakim oldular. 1424 yılında Sultan II. Murat’ın emri ile Amasya Valisi
Yörgüç Paşa, Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve diğer ileri gelenleri Amasya
Kalesi’ne davet ederek ortadan kaldırdı. Kızıl Oğuz Türkmenleri de
Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağıtıldılar. Kızıl Oğuz Türkmenleri’nin
büyük bir bölümü, Fatih Sultan Mehmet zamanında Evrenos-Oğlu Ali Bey
komutasında Rumeli’de fethedilen Selanik, Manastır ve Yanya illerine
yerleştirildiler. Son İsfendiyar-oğulları Beyi ve Osmanlıların
Kastamonu Valisi Cemalettin Kızıl Ahmet Paşa, 1515’lerde Bayburt Sancak
Beyi olan Mirza Mehmet Bey ve Bolu Sancak Beyi olan babası Kızıl Ahmet
Bey ile III. Murat zamanında Rumeli Beylerbeyi olan Kızıl Ahmetli Şemsi
Paşa Kızıl Oğuz Türkmenlerinden idi.
Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer’in XVI. yüzyıl Tahrir Defterleri’ne
dayanarak yaptığı araştırmalara göre, XVI. yüzyılda Anadolu’da Kızıl
Oğuz Türkmenleri’ne bağlı “oymaklar” şuralarda görülmekteydi: Maraş’tan
Ankara, Kayseri, Kirşehir’e kadar olan sahada yayilmiş bulunan
“Dulkadırlı Eli”ne bağlı “Kızıllu” oymağı. Boz-Ulus’un bir kolu olan
“Diyarbekir Türkmenleri”ne bağlı “Koca-Hacılu” oymağı. Boz-Ulus’un
“Dulkadırlı” oymaklarından “Kızıl-Kocalu” oymağı. “Boz-Ok Eli” (bugünkü
Yozgat bölgesi)’ne bağlı Kara-Taş’ta “Kızıl-Kocalu”, Ak-Dağ’da
“Kızıl-Kocalu”, Sorgun’da “Kızıl-Kocalu” oymakları. “Menteşe Eli”
(bugünkü Muğla yöresi)’nde “Kızılca-Yalınc” ve “Kızılca-Keçilu”
oymakları.
Bilindiği gibi “yer adları”, kültür tarihi bakımından çok büyük
bir önem taşır. Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşmesinde de görüldüğü
gibi Türkler, çeşitli geleneklere bağlı olarak yer adı vermektedirler.
Bazen milli kültürün bir parçası olarak Orta Asya’daki yer adları,
Anadolu ve Rumeli’deki benzer yerlere verilmiştir. Bazen, bir boy veya
oymak yerleştiği yere boyunun veya oymağının adını vermiştir. Bazen,
boy beyi veya boyun bir büyüğünün adı verilmiştir. Arazi şekline,
yerleşme esnasındaki bir olaya, eski bir totem olan ve silik izleri
hatıralarda devam eden bir hayvanın adına göre de isim verilir veya
alınırdı. Anadolu’da dün ve bugün gördüğümüz bütün “Kızıl” sözü ile
başlayan yer adlari da bu gelenek çerçevesinde, işte bu Kizil Oguz
Türkmenlerin hatiralarini taşir. Bazi misaller şu şekilde verilebilir:
Kizil-irmak, Kizilca-hamam, Kizilca-viran (bugünkü Kizilca-ören) (XVI.
Yüzyil, Bayburt Sancak Merkezi), Kizilca-kent (XVI. Yüzyil, Bayburt,
Kelkit), Kizilca (XVI. Yüzyil, Bayburt, Tercan-i Süfla), Kızıl-köy
(Afyon, Bursa), Kızıl-çakçak, Kızıl-ziyaret (Ağrı), Kızıl-öküz (Kars),
Kızıl-ırmak, Kızıl-dağları (Suşehri, Refahiye, İmranlı arasında),
Kızıl-kuyu, Kızıl-lar, Kızıl-yaka, Kızıl-ören (Karaman’ın köyleri).